“ÇOCUK” SİYASET

    Ülkemiz ve toplumumuz adına yerine getireceğimiz oy kullanma görevimizin günü yaklaşırken siyaset konuşmaları elbette ki her evin gündeminde. Eminim ki okuyucularımın çoğu benim gibi bu konuşmaların çocuklarımız üzerindeki etkisini gözlemleyebiliyorlardır. Yaşadığımız her an, kurduğumuz her cümle, olaylara verdiğimiz her tepki, duygularımızı ve fikirlerimizi ifade etme şekli, kendimizi en rahat hissettiğimiz evlerimizde çocuklarımız tarafından kopya ve taklit edilmekte. Tabi ki sadece kendi çocuklarımıza rol model olmuyoruz. Evden çıktığımız an itibari ile sokakta yürürken, telefonda konuşurken, iş arkadaşımızla sohbet ederken veya arkadaşımızla tartışırken, alışveriş yaparken, bir restoranda sipariş verirken, parkta oynayan çocuğumuzu beklerken ve daha bir çok rutinde sayısız çocuk bireye örnek oluruz. Bir davranışın kazanılmasının birçok kez karşılaşma ve taklit etmeyle mümkün olacağını düşünürsek, en büyük pay ebeveynlerin diyebiliriz. Yine de yetişkin olarak gelecek nesillere doğru olanı öğretmek her birimizin temel görevi. Tıpkı oy kullanma görevimiz gibi...

    Konuyu asıl getirmek istediğim yer ise toplumca “taraftar olmak” ifadesini yanlış veya çarpık tanımlamamız. Bir spor taraftarı veya bir siyasi parti taraftarı olarak bize doğru gelen düşünceyi ifade etme şeklimiz üzerinde çokça çalışmalıyız diye düşünüyorum. Bir gün geçmiyor ki; haberlerde bu temel sebeple bir kavga çıkmasın bir can göçüp gitmesin. Temel sorun; o veya bu spor takımı, öteki veya beriki siyasi parti değil. Tarafımızı saygı duymadan, terbiye ve etik sınırları aşarak belirtmek. Ve yine görüyorum ki neredeyse her evdeki çocuk birey, büyüklerin bu yöndeki tavır ve söylemlerini gözlemliyor, onları taklit ediyor. Bazen elimizde olmadan, erteleyemediğimiz tepkiler aniden ortaya dökülüverir ve çocuklar bunlara şahit olabilirler ve bazen de canımızı yakan felâketlerin tam ortasında kalabilirler. Ancak taraftar olmak bir kültür meselesidir. Tarafını tutmak; karakterimizin, vicdanımızın, özsaygımızın ve empatinin süzgecinden geçip bilinçli davranışlara dönüşür. Eğer ki biz büyüyüp yetişkin olduysak, eğer ki çocuklar değil de biz doğru davranışı ayırt edebiliyorsak bilinçli olarak neye örnek olduğumuzu unutmamalı. Bugün okul öncesi okullarda dahi, yaşantılarından yaşlarından ve bedenlerinden büyük laflar edebilen çocuklar varsa; seçimi demokrasi ile değil de zorbaca davranışlar ile eşleştirerek sergiliyorlarsa orda çok büyük bir sorun vardır.

     Sevgili yetişkinler; lütfen çocuklarımıza demokrasinin getirileri olan önce saygı duymayı öğretip bu konuda rol model olalım. Onların tertemiz zihinlerini gereksiz ve yanlış düşünceler ile kirletmeyelim. Sadece anlayabilecekleri bir dille yaşlarına uygun şekilde; seçimden, oy kullanmaktan, saygıdan, demokrasiden bahsedelim. Gelecek nesillere bırakacağımız en önemli miras; BUGÜNÜN YAŞANTI İZLERİDİR.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Melek Derin Çoban - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kentte Yaşam Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kentte Yaşam hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kentte Yaşam editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kentte Yaşam değil haberi geçen ajanstır.

01

Hatice - Kalemine sağlık Melek Hanım. Yine harika bir yazı olmuş. Oldukça dikkat edilmesi gereken hususlar gerçekten.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 09 Mayıs 20:23